Vazife safhası

Vazife safhası veya vazife plânı safhası ya da diğer adıyla aktif intibaklar safhası; ‘insanlık safhası’ndan sonra başlayan; vazife plânlarında, ‘küresel zaman’ şartlarında süren; ‘objektif tekâmül’ün sözkonusu olduğu; idrâklerin icaplarla ve birbirleriyle tedricen vahdet oluşturduğu; ifasıyla yükümlü olunan ‘vazife’lerin “tam idrâk” le ifa edildiği; çeşitli tâli safha ve kademeleri içeren; ‘Ünite’de son bulan safhadır. (196,135, 193, 194,237,197)

Vazife safhası, tekâmülün “tam idrâk” ile sürdüğü bir merhaledir; buraya kadarki otomatik, yarı idrakli inkişaflar burada tam idrakli bir safhaya girmiştir. (197, 237) ‘Vazife plânı’nın başlangı cından itibaren, aktif intibaklar başlar; yani idrakler Aslî Prensibin icaplarına (Aslî icap) intibak etmeye başlarlar ki, bu yüzden vazife plânından itibaren başlayan tekâmül safhasına ‘aktif intibaklar’ safhası da denir. (229, 237) Bu safhada ilerlendikçe idraklerin icaplara intibak sahaları (intibak sahası) da genişler, yani idrakler, tekâmül ettikçe akan aslî zaman içinde, ruh ve kâinat ilişkilerine ait (ilişkin) ilâhî icaplara (Aslî icap) daha geniş çaplarda intibak ederler. (237) Böylece idrakler bu icaplarla ve dolayısıyla birbirleriyle birleşirler ve bir vahdete doğru gidilir. (237, 229) Vazife plânının bütün safha ve kademelerindeki ‘organizasyon’lar, kendilerine düşen vazifeleri yukarıdan gelen direktifin ışığı altında, yani ‘Ünite’den gelen direktiflerle ifa ederler. (70)

“Aslî Kudret ışığı konisi” sembolik tasvirinde vazife safhasından önceki safha

Vazife safhasından önceki tekâmül seyri, daha ziyade sübjektif şartlar içinde meydana gelir. (135) insanlık; geçirilmiş az çok pasif inkişaf safhaları ile gelecek aktif ve hakiki tekâmül ‘plân’ları arasında kalan, yarı idrakli ve sübjektif hazırlıkları sağlayan, hazırlayıcı durumdaki, ara (arasat) bir ‘plân’dır ve bu bakımından çok büyük öneme sahip bir safhadır. (196) Sübjektif tekâmül devresi. İnsanlık safhasından sonra “vazife plânı safhası”na ya da kısaca, vazife safhasına geçilir. (196) İnsanlık safhasında idrakler henüz “vazife bilgisi”yle aydınlanmış bulunmadığından vazife plânına ait ‘aktif intibaklar’ insan hayatında başlamaz. (196) Çünkü insanlık safhasında ruhların hiçbir davranışı henüz hiçbir icapla tam bir vahdet oluşturabilecek kudrete ermiş değildir. (196) İnsanlar üst plânda olduğu gibi ışık konisine (Aslî Kudret ışığı konisi) henüz kendi kudretleriyle tırmanıp çıkabilecek duruma gelmemişlerdir. (196) Bununla birlikte insanlık safhasına gelmiş bir varlık, artık idrakli yükselişlerin başladığı vazife safhasının eşiğine ulaşmış ve o safhanın doğrudan doğruya hazırlıklarına başlamış demektir. (196)

Sevgi plânındaki hazırlığın ıstırapsız ve rahat olması

Sevgi plânı’na geçmiş olanlar, bu plâna gelebildiklerine göre, vazifeye hazırlanma safhalarının haşin, ilkel, zor ve ıstıraplı kademelerini, zaten bu plâna gelmeden önce, dünya hayatına ait uzun devreler içinde geçirmişler demektir; hazırlığın bundan sonraki, vazife plânına doğrudan doğruya ulaştıran son kademeleri ise, çok kolay, rahat, mutlulukla, sevile sevile tamamlanır. (310)

“Aslî Kudret ışığı konisi” sembolik tasvirinde vazife safhası

Işık konisinin tabanı vazife plânı safhasına yükselince artık saha iyice aydınlanmış bulunur. (193) Aslî Kudret ışığı konisi. Buradan itibaren icaplar açık olarak tezahür ederler ki, bu durum da, idraklerin icaplara hızla intibak etmelerini sağlar. (193) Yani buradan itibaren ruhların davranışları ile icaplar birleşmeye başlar. (193) ‘Varlık’lar buraya kadar, ışık konisinin tabanını, çeşitli mekanizmalarla yukarı doğru adeta itilerek ve sürüklenerek izleyebiliyorlardı. (193-194) Varlıkların idrakleri bu plânda ise, tırmandıkları ışık konisi huzmelerine kendi kudretleriyle intibak etmeye başlar. (237) Yani idraklerin icaplarla birleşmelerinin ‘liyakat’leri sayesinde, varlıklar artık ışık konisinin huzmelerine kendi idrakleriyle tırmanarak, didinerek aktif bir şekilde çıkmaya başlarlar ki, bu da idraklerin icaplara intibak ettiği, yani onlarla vahdet hâline girebildiği oranda hızlı olur. (194) Bu yüzden buradaki yürüyüşe tekâmülün “aktif intibaklar safhası” da denir. (194, 237) Bu safhada tekâmül geçmiş safhaya nazaran objektif karakterdedir. ( 194) Objektif tekâmül

Vazife plânı’ndan itibaren, varlı klar, ışık konisinin tabanından tepesine doğru, gittikçe artan bir “kudret imkânları bolluğu” içinde tırmanmaya başlamalarına karşın, tepeye kadar katedecekleri mesafe, onlar için henüz çok uzundur. (194) Yani, tepeye olan mesafe, aslî maddeye inen ışık konisinin ilk safhasındaki tabanın tepeye olan mesafesine oranla bir hayli kısalmış bulunmakla birlikte, vazife safhasının ilk kademelerinde bulunan bir varlık için, taban ile tepe arasında, ebediyet denilecek kadar uzun (tamamlanması varlık için ebediyet kadar uzun sürecek) bir mesafe bulunmaktadır. (194) Buna karşılık, vazife plânında iyice aydınlanmış olan ışık konisinin tabanı aydınlığını bundan sonra pek büyük bir hızla arttırır ve tepeye yükselme hızı öncekilerle kıyas edilemeyecek derecede fazlalaşır. (194) Bu safha hakiki bir tekâmül safhası dır. (194) Objektif tekâmül. Bu safhadan itibaren artan ışık konisinin aydınlık sahaları, tepeye doğru yükseldikçe, ruhların davranış ve idraklerinin icaplar ile intibakına hız verir ve vahdet sahası tepeye yaklaştıkça o oranda genişler. (194)

Vazife plânı

Vazife

Organizasyon

Aslî zaman üzerinde yürüyüş

Aktif intibaklar

İntibak sahası

Objektif tekâmül

Yükümlülük

Ünite

Aslî kudret ışığı konisi